Aslında bu yazıyı
yazmaya niyetim yoktu. Biz derdimizi konun muhatabına (hastane yönetimi)
anlattık onlar da gereğini yapacaktır elbet diye düşünüyorduk.
Öyle ya konu Düziçi
Devlet Hastanesi’nin imajını gıcır gıcır yapma, %75’lerden aldıkları memnuniyet
seviyesini 95’lere oradan da 96 olur 97
olur, Allah ne verdiyse yukarıya çekme olunca bu konuyu da atlamazlar diye düşünüyorduk.
Olmayınca
olmuyormuş demek ki. Koca hastane yönetimi bir sekretere sözünü geçiremiyormuş.
………………….
Üzerinize afiyet,
geçtiğimiz günlerde hastane yönetimi Düziçi’ndeki gazetecileri kahvaltıya
çağırdı. Orada başhekim bey hastaneyi
hangi seviyeden nerelere getirdiğini anlattı. Devlete yük olmaktan çıktık,
dedi, doktorlara en iyi parayı biz veriyoruz ve bu yüzden de artık kaçmıyorlar,
dedi, otel gibi odalarımız var çiçek gibi yaptık, dedi vs. vs.
Ben o sabah çok
acıkmış olacağım ki, kahvaltı yapmaktan olabilir, kahvaltımın ortasında çayım
bitmesinden olabilir -çaysız kalınca kendimi kaybediyorum-, bu anlattıklarını pek
dinleyemedim.
Tabi kafamı
kurcalayan bir mesele daha vardı. Başhekimliğin sekreterinin hastalara, hasta
yakınlarına, gazetecilere ya da başhekimle, başhekimlikle görüşmek isteyen
herkese karşı olan o garip tavrı. Bu
hastane methiyeleri arasında konuyu bi gündeme getirebilir miyim diye fırsat
kolluyordum ki, oradaki gazetecilerden biri benden erken davrandı. Meğer
sekreterin zulmüne uğrayan başkaları da varmış. O gazeteci arkadaş; “Görüşmeye
geldik 1 saat toplantı var diye bekletti” dedi . Başhekim, “Benim bundan
haberim yok ama” dedi. Ahaa diye konuya
dalmışım. “Evet” dedim. Aynısı benim de başıma geldi.
Birkaç soru sormak ve başhekimin kıymetli
vaktini almak için ziyarete gitmiştim.
Sekreter “Başhekim toplantıda” dedi.
“Ne kadar sürer”
diye sordum. “Uzar” dedi.
“Ne kadar uzar”
dedim. “Yarım saat” dedi.
Baktım o ara daha
önemli bir işim yok, feda olsun baş hekimimize dedik bekledik.
Beklerken orada
garip şeyler olmaya başladı. Başhekimin
odası bar kapısı gibi bir açıldı bir kapandı. Biri girdi dosya getirdi, bir
başkası çay getirdi, bir başkası gülümseyerek girdi sırıtarak çıktı. Biri
kapıdan “Nasılsınız hocam” dedi, “n’olsun yuvarlanıp gidiyoruz.” dedi, “var mı
isteğin” dedi. O da da gitti. Doktor
kıyafetli bir başkası girdi, hemşire kıyafetli girdi, doktor kıyafetli çıktı,
bi hademe girdi, hemşire geri çıktı.
Çay getiren 3 defa
çay götürdü getirdi. Nasıl bir
toplantıysa herkes girdi çıktı. 45
dakika dolduğunda uzatmalara girmenin bir anlamı yok deyip döndüm geldim. Ben girerken
çaycı boşları almaya gidiyordu odaya.
Konu sadece bu
değil tabi, o sekreter bölgenin yegane hakimi.
Sadece başhekim
değil başhekimliğin tamamı hatta hastanenin yüzde 95’i kontrolü altında. Bi tek
diyalizde göremedik kendilerini, muhtemelen galoş giymekten hazzetmediği için
oraya hükmedemiyordur.
Mesela hastasınız
şikayetiniz var, geldiniz sekreter beye derdiniz anlatacaksınız.
-Başhekimle
görüşecektim müsait mi?
-Toplantıda.
-Yardımcısı da olur
aslında.
- O da toplantıda.
- Müdür?
- Toplantıda.
- Başhemşire?
- Toplantıda.
-Zıkkımın kökü?
-O da toplantıda…
Sonuç olarak ne
zaman giderseniz gidin yönetim hep bi toplantıda oluyor.
Tabi bu bizim gibi
insanlara böyle, ezebildiği insanlara daha kötü muamele ettiğine dair şeyler
duyduk. Şikayeti olanların şikayetini
iletmemek, dinlememek, başhekimle ya da ilgililerle görüştürmemek vs vs.
Devlet hastanesindeki en büyük makam
başhekimlik değil, başhekim sekreterliği.
Zira o sekreter bu zamana kadar bir çok şey
yaptı, hastanenin kötü imajında tartışmasız en üst sıralarda durdu hep ama bir
türlü kimse bir şey yapamadı sekretere.
Sanki hastaneyi yöneten o sekreter. . .
Kimsenin ekmeğiyle ya da işle oynama derdinde
değiliz elbet ama biz bile 3. Kata her
çıktığımızda o kişiyle cebelleşmek zorunda kalıyorsak gariban vatandaş derdini
makro paşaya mı anlatsın?
Bakın o zaman ne oluyor?
Bir hemşire doğuma gelen ve düşmemek için
kendine tutunan hastaya “Çek o pis elini üstümden” diyebiliyor.
Acilde neden bunu yapıyorsunuz diyen hasta
yakınına güvenlikçi “git şikâyet et lan” diyebiliyor.
Kadın doğum doktoru NTS için gelen kadına “15
dakika ötede doğum hastanesi var siz niye buraya yığılıyorsunuz” diyebiliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder