Son zamanlarda yazdığım birkaç yazıdan ötürü bazı kendini bilse
de bizi bilmeyenler tarafından üzerime gelme teşebbüsleri oldu. Bir
korktum bir tırstım ki sormayın.
Yok efendim kalemimin ucu çok sivrilmiş de, yok çok zıplıyormuşum da, ayarsız
yazıyormuşum da felan filan. Bi felanlamamalar
filanlamalar ve bunun üzerine sağda solda planlamalar yapma gayretlerinin
haberleri de planın ortasında bize geliyor.
“Bir gün topuğuna sıkarlar hee” diye inceden mesaj kaygısı
taşıyanlar bile vardı. -Benim sonradan haberim oldu- arkadaşın kaygısı gayet
güzel giderilmiş.
Neydi o , “Trenden korksak uçak bileti mi almayız” Korkak
olsak biz de suya sabuna dokunmayan hatta ha bire pohpohlayan bir gazete –pardon
bülten- çıkarırdık. Ki gerek yok, ihtiyaç ta yok.
Takılmıyoruz bunlara tabi ki. Bunlar devede kulak, soğanda
cücük kadar bile değil. Benim okur kitlemin binde 1 ya da 2 si diyeyim siz
anlayın. Kalanından gayet olumlu
tepkiler alıyoruz.
Hatta az yazdığımız söyleyen dostlarımız var ki onların da
gazına gelmemeye özen gösterdiğimiz de söyleyip o kaygılı arkadaşların yüreğine
su serpeyim buradan.
“Aynası işidir kişinin lafa bakılmaz” diyerek konuya bir
nokta koyup, yeni mevzulara kürek sallayalım.
Malum seçim dönemi ve çok fazla enformasyon geliyor bu aralar. Bize durum nedir ne olacak diye
soranlar var.
Bu dönem her üç partiyi de eşit görenlerdenim ben. Kim daha fazla çalışırsa, doğru stratejileri
uygularsa seçimi o alır.
Tabi gerçeği istiyorsanız durum hakikaten bu, duymayı istediğinizi
duymak istiyorsanız bu yazıyı okumayın.
Üç partinin de alacağı oy oranı eşit. Geçmişte kazanılan seçimlerle bugünü
değerlendirmek yanlış olur. Zira bu
dönem 4000 yeni seçmen var ve sizin o eski sitem oy verme alışkanlıklarınıza
çok uzak. Ayrıca partiye değil de şahsa oy vermek için sebebi olan oldukça
fazla insan var ki bu da 7000 civarı diyelim. Yani ortalama 10.000 oy kimsenin kontrolünde
değil. Adayların cepte diye gördüğü
oyların bir kısmı diğer adaylarında cebinde ya da aslında kimsenin cebinde olmadığı
kabak gibi ortada durmuyor olsa da bilen biliyor.
Bazı oylar, bazı adaylara gitmek için bir kıvılcım bir sebep
bekliyor. Adaylar öncelikle kendi
potansiyel oylarını kurtarmaya uğraşmalı. Kaleyi içerde sağlam tutmalı. Zira üç
partide de kale kapıları yol geçen hanına dönemeye gayet müsait. Ki bu kaçacak oylar parayla pula satın
alınabilecek ya da elde tutulacak oylar değil. Bu yüzden akılcı politikalar
üretip doğru stratejiler uygulanmalı.
Onları da bir başka yazımda sizlerle paylaşırım.
Gelelim kendi meselemize.
Diğer gazetelerin iki katı yani 1000 adet gazete
çıkarıyoruz. Bu da şu demek yaklaşık
20bin kişi gazetemizi okuyor. Doğru
yerlere dağıtım yapıp en fazla kişiye ulaşmaya çalışıyoruz. Ellek, Yarbaşı, Böcekli, Atalan ve birçok
köye gazetemiz ulaşıyor.
Facebook üzerinden sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanıyoruz.
Ve artık VİDEO HABER ile insanlara haberleri görüntülü olarak
ulaştırıyoruz.
Gazeteyi çıkarmaya başladığımız günden bu yana iyi
niyetimizi korumaya çalıştık.
Tarafsızlık gibi zor bir işi elimizden geldiğince doğru şekilde yapmaya
çalışıyoruz.
Kimsenin oyunu etkileyecek taraflı ya da olumsuz haber
yapmamaya özen gösteriyoruz. (Bazılarının
haberi gazetemizde çıkmıyorsa o kendilerinin çalışmamasıyla ya da haberini
servis etmemesiyle alakalı bir durum. Biz bize gelen haberleri mutlaka gazeteye
koyuyoruz.)
Fakat bu tarafsızlığımız ya da herkese eşit mesafede durma
halimizi süistimal etme çabaları var son zamanlarda.
Çok net olarak söylüyorum, bizi hafife alanlar fena halde
hata içerisindeler. Biz sizi konuşmayı
bıraktığımızda isminiz şehrin sadece üçte birinde duyulur. Kalınana biz duyurmak istediğimiz duyururuz.
Ki bunun örnekleri de yaşandı. Çok rica ediyorum,
bizim iyi niyetimizi süistimal etmeyin, bizim sabrımızı bu kadar zorlamayın. Ki biz de sizi unutmak zorunda kalmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder