27 Ekim 2013 Pazar

Düziçi'nde Seçimi Kim kazanamaz?

Son zamanlarda yazdığım birkaç yazıdan ötürü bazı kendini bilse de bizi bilmeyenler tarafından üzerime gelme teşebbüsleri oldu.    Bir korktum bir tırstım ki sormayın. 
Yok efendim kalemimin ucu çok sivrilmiş de,   yok çok zıplıyormuşum da, ayarsız yazıyormuşum da felan filan.  Bi felanlamamalar filanlamalar ve bunun üzerine sağda solda planlamalar yapma gayretlerinin haberleri de planın ortasında bize geliyor.
“Bir gün topuğuna sıkarlar hee” diye inceden mesaj kaygısı taşıyanlar bile vardı. -Benim sonradan haberim oldu- arkadaşın kaygısı gayet güzel giderilmiş.
Neydi o , “Trenden korksak uçak bileti mi almayız” Korkak olsak biz de suya sabuna dokunmayan hatta ha bire pohpohlayan bir gazete –pardon bülten- çıkarırdık.   Ki gerek yok, ihtiyaç ta yok.
Takılmıyoruz bunlara tabi ki. Bunlar devede kulak, soğanda cücük kadar bile değil. Benim okur kitlemin binde 1 ya da 2 si diyeyim siz anlayın.  Kalanından gayet olumlu tepkiler alıyoruz.
Hatta az yazdığımız söyleyen dostlarımız var ki onların da gazına gelmemeye özen gösterdiğimiz de söyleyip o kaygılı arkadaşların yüreğine su serpeyim buradan.
“Aynası işidir kişinin lafa bakılmaz” diyerek konuya bir nokta koyup, yeni mevzulara kürek sallayalım.
Malum seçim dönemi ve çok fazla enformasyon geliyor  bu aralar. Bize durum nedir ne olacak diye soranlar var.
Bu dönem her üç partiyi de eşit görenlerdenim ben.  Kim daha fazla çalışırsa, doğru stratejileri uygularsa seçimi o alır.
Tabi gerçeği istiyorsanız durum hakikaten bu, duymayı istediğinizi duymak istiyorsanız bu yazıyı okumayın.
Üç partinin de alacağı oy oranı eşit.  Geçmişte kazanılan seçimlerle bugünü değerlendirmek yanlış olur.  Zira bu dönem 4000 yeni seçmen var ve sizin o eski sitem oy verme alışkanlıklarınıza çok uzak. Ayrıca partiye değil de şahsa oy vermek için sebebi olan oldukça fazla insan var ki bu da 7000 civarı diyelim.  Yani ortalama 10.000 oy kimsenin kontrolünde değil.  Adayların cepte diye gördüğü oyların bir kısmı diğer adaylarında cebinde ya da aslında kimsenin cebinde olmadığı kabak gibi ortada durmuyor olsa da bilen biliyor.
Bazı oylar, bazı adaylara gitmek için bir kıvılcım bir sebep bekliyor.  Adaylar öncelikle kendi potansiyel oylarını kurtarmaya uğraşmalı. Kaleyi içerde sağlam tutmalı. Zira üç partide de kale kapıları yol geçen hanına dönemeye gayet  müsait.  Ki bu kaçacak oylar parayla pula satın alınabilecek ya da elde tutulacak oylar değil. Bu yüzden akılcı politikalar üretip doğru stratejiler uygulanmalı.
Onları da bir başka yazımda sizlerle paylaşırım.
Gelelim kendi meselemize.
Diğer gazetelerin iki katı yani 1000 adet gazete çıkarıyoruz.  Bu da şu demek yaklaşık 20bin kişi gazetemizi okuyor.  Doğru yerlere dağıtım yapıp en fazla kişiye ulaşmaya çalışıyoruz.  Ellek, Yarbaşı, Böcekli, Atalan ve birçok köye gazetemiz ulaşıyor.
Facebook üzerinden sosyal medyayı etkin bir şekilde kullanıyoruz.  Ve artık VİDEO HABER ile  insanlara haberleri görüntülü olarak ulaştırıyoruz.
Gazeteyi çıkarmaya başladığımız günden bu yana iyi niyetimizi korumaya çalıştık.  Tarafsızlık gibi zor bir işi elimizden geldiğince doğru şekilde yapmaya çalışıyoruz.
Kimsenin oyunu etkileyecek taraflı ya da olumsuz haber yapmamaya özen gösteriyoruz.  (Bazılarının haberi gazetemizde çıkmıyorsa o kendilerinin çalışmamasıyla ya da haberini servis etmemesiyle alakalı bir durum. Biz bize gelen haberleri mutlaka gazeteye koyuyoruz.)
Fakat bu tarafsızlığımız ya da herkese eşit mesafede durma halimizi süistimal etme çabaları var son zamanlarda. 
Çok net olarak söylüyorum, bizi hafife alanlar fena halde hata içerisindeler.  Biz sizi konuşmayı bıraktığımızda isminiz şehrin sadece üçte birinde duyulur.  Kalınana biz duyurmak istediğimiz duyururuz.
Ki bunun örnekleri de yaşandı. Çok rica ediyorum, bizim iyi niyetimizi süistimal etmeyin, bizim sabrımızı bu kadar zorlamayın.  Ki biz de sizi unutmak zorunda kalmayalım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder